15 Aralık Perşembe günü, 25 Kasım’da polis tarafından bacağı kırılan Dilbent Türker’i ziyaret ettik. Ziyaretimiz sırasında emekçiler arasında yürütülecek bir seçim çalışması kurguladığımızdan bahsettik. Sohbetimizde direniş deneyimlerinin de gösterdiği üzere emekçilerin hukuki süreçler sonunda değil kendi eylemleri neticesinde kazanımlar elde ettiği ortak kanaatimizdi. Biz de seçim çalışmamızın kalkış noktasının bundan hareketle düzen ittifaklarından bağımsız bir seçim çalışmasının sınıf hareketini ortaya çıkarıp güçlendirebilecek potansiyeli olduğunu aktardık. Sendikalarda işçilere siyaset taşırken göğüs gerilmesi gereken gerici eğilimlerin seçimlerde Millet ittifakına aykırı bir çalışma yürütenlerin de karşısına çıkacağı, devrimcilerin akıntıya karşı durmak gibi bir sorumluğu olduğu üzerine söyleştik. Güncel siyasi gelişmelere dair sohbetimizde de, Cumhur İttifakı’ndan amerikancı yolla hukuki zeminde hesaplaşarak kurtulmayı hayal eden Millet İttifakı’nın aczinin İmamoğlu’na verilen ceza ile görüldüğünden bahsettik. 12 Eylül rejiminin krizi, Cumhur ittifakının geriledikçe saldırganlaşması ve buna karşın emekçilerin her zamankinden güçlü olması sohbetimizin ana ekseniydi. Sinbo’daki direniş sürecine, direnişin mahkeme karararından çok daha önce netice doğurmasına dair aktarımlarda bulunan Dilbent Türker’le 25 Kasım’a dair de sohbet ettik. Devletin koyduğu yasakları tanımayıp 25 Kasım’da Taksim’e çıkan bir devrimci ve işçi olan Dilbent Türker’le dayanışma duygularımızı bir kez daha paylaşıyoruz.
